Hiçbir duygumu ertelemedim ben... yaşayacağım hiçbir şeyi sonraya bırakmadım... sonra diye bir şeyin olmadığını biliyorum çünkü… hep yarına dair hayaller kurmak, gelmesi mümkün olmayacak zamanları beklemek benim işim değil. aşk zamana meydan okur ama sen karşı koyamazsın ona… orada durup öylece bekleyemezsin geleceği… bir adım atmalısın, bir el uzatmalısın aşka doğru… aşkın anahtarı cesaret değil mi yar ?? cesur olmak gerekmez mi bir sevdayı yaşamak, bir sevdayı büyütmek için ?? kaç gece yalnız geçti hesaplasana... kaç gece bir sonraki günü düşünerek geçti. neler yapabilirdik, neler yaşayabilirdik düşünsene... bu kentin her yerinde, herkesin içinde el ele dolaşabilirdik… girmediğimiz sokak kalmazdı… bakışlara aldırmadan sokağın ortasında sarılıp öpebilirdim seni… bir şarkıyı sözlerini bilmesek bile bağıra çağıra söyleyebilirdik… sonra bir filme gider, bir kitap okur, denize bakar, bir martının bir lokma simit kapabilmek için vapurların peşinden bıkmadan uçuşunu izleyebilirdik… paylaştığımız her an beynimize bir daha çıkmamak üzere kazınırdı… özlerdik birbirimizi delicesine… bir saati yalnız geçirsek, bir sonraki saati iki saatlik yaşardık… yaşayamadığımız o bir saatin acısını çıkarmak için… peki biz ne yaptık ?? aşkı bir bekleyişin sırtına yükleyip ona sadece uzaktan bakmakla yetindik… her an aşkı yaşamak varken, her gün birbirimizi yeniden keşfetmek varken, bu yolda birer kaşif olmak varken sürgünleri yaşamaya mahkum ettik bi