ne diyordum arkadaş…. diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim ama içerken düşünmem neden içiyorum diye daha sonra yaparım hayatın felsefesini sırayla olurum Fatih, Selim, Kanuni bazen kadın hamamında tellak…. bazen Christoph Colomb Napolyon’ken düşünürüm Elbe’de geçen günleri Timur’ken Beyazıt’ı yenişimi…. bir kere Aristo’nun hocası olmuştum ona verdiğim dersle gurur duymuştum bazen Jan Dark’ı kurtarmak için çalışan bir kahraman bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum eğer daha da içersem Shakespare halt etmiş derim karşımda salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de işte Mozart’ın aradığı melodi bu diye gülerim enayiymiş be Platon… bir içsin de görsün….ne felsefesi varmış bu hayatın anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu ıslak kaldırımlarda yürürken acırım önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline ukalalık işte derim neme lazım senin kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş…. ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım şehrin izbe sokaklarında yavaş yavaş kaybolur benliğim…